TEOMAN-FASO FİSO



Merhaba
1.Kısım : DÜŞÜNCELER

Bugün sizlerle paylaşmak istediğim bir kitabı tasvir edeceğim.😊 Bu kitabın yazarı aslında hepimizin elbette bir yerlerden tanıyor olabileceği Teoman. Teoman'ın bu kitabını -açık sözlü olacağım- önyargıyla yaklaşmıştım. Kendi kendime "Ya bu adam bir müzisyen neden kitap yazmış ki" deyip duruyordum hep. Kitabı bir şekilde aldım. Kitabı elime alır almaz Teoman bir sağdan tokadı bastı "şlaaappp" , soldan tokadı bastı "şlaaaaaapppp". Anlayacağınız üzere Teoman bu kitabında döktürmüş. Neden önyargılıydın ki diye kendime kızıp durdum. Şimdi biraz da kitaptan bahsetmek istiyorum. Kitap bir anı kitabı biyografi tadında. Ama gariptir ki ben kitabı okurken kendimi Teoman'ın yerine koydum. Onunla güldüm onunla eğlendim onunla ağladım. Kitap başlangıçta çocuk diliyle başlıyor. Öncelikle Teoman'ı çocuk diliyle dinliyoruz bu dil sizinle beraber gelişiyor. Cümleler kelimeler öyle bir akıyor ki kitabı elinizden bırakmak istemiyorsunuz. Teoman 60'larda doğmuş bir insan. Okurken en keyif aldığım kısımlardan biri de nostaljik bir etkiyle okumamdı. O zamanların müzik piyasası hakkında oldukça bilgi veriyor bizlere Teoman.

2.Kısım : KİTAP BİZE NE DİYOR (SPOILER İÇERİYOR !!!)
Çocukken çokta açık iştahlı olmayan Teoman'ın zayıflığı yüzünden annesi muzdarip. Yemeklerden nefret ettiğini ve kaşar peynirinden hoşlandığını söylüyor. Teoman fena halde Elvis Presley hastası. Ve dilinden şu cümleler hiç düşmüyor "Büyüyünce Elvis Presley olacağım". Başlıyor söylenmeye "gitar çalmayı öğreneceğim" diye. Lise hayatında çok renkli bir kişilik olan ve Teomanın arkadaşı  'apollo' (apo) ile birçok anısını kitabında detaylarıyla anlatıyor. Üniversite olarak İstanbul Üniversitesi iktisat kazanan Teoman okulun ilk günü Boğaziçi kampüsüne gezmeye gidince işler biraz değişiyor. Oranın havasını ve kızlarını gören Teoman'ın aklı hemen oraya kayıyor ve o sene sınava tekrar çalışıp Boğaziçi matematik bölümünü kazanıyor. Bir gün karşıdan uzun saçlı bir çocuk görünüyor ve Teomana naber nasılsın grup kuralım mı deyince Teomanın ilk grubu olan MİRAGE yolculuğu başlıyor. İlk konser günü gelip çatıyor. Teo, kitabında ne yaptığını bilmediğini sağa sola koşarak şarkıyı söylediğini anlatıyor. Bu konserden sonra dediği cümle "ünlüyüm artık". Daha sonraları MİRAGE ile biraz daha yolları devam ediyor bir gün kendi kararıyla gruptan ayrılıyor "Daha ünlü olmalıyım artık". Yazları bodrumda bir kafede çalışarak yine para kazanıyor ama kışları sıkıntıya düşüyor. Bir albüm yapmak yapmak istiyor. "İlk albümüme hazırlanıyordum ve hayatımda güzel şeyler olsun istiyordum. Ama umutsuzdum parasızdım. Gelecekten korkuyordum. Tren çoktan kalkmıştı sanki. Biraz da annemden utanıyorum , çünkü benim başarılı olacağıma inanmıştı." Teo şarkılarına demo yapıyor onun parasını ödemek için gitarını satıyor. İlk albüm ilk heyecan. İlk albümü beklenilen ilgiyi karşılamıyor maalesef. Menajeri Funda. her yere saldırıyor. Konserler falan ayarlıyor ama o işler de iptal oluyor. Bu işlerle uğraşırken aynı zamanda 2. albüme de çalışıyor. Daha sonraları Doors diye bir mekanla anlaşıyorlar. Albümleri pek satmamasına rağmen kalabalık gitgide artıyor. Bir yılda 2. albümünü çıkarıyor. Ve Teoman'ın grafiğinin gitgide artması işte bu zaman oluyor. Bir röpartajında şöyle diyor. "Müzisyenlik benim kaderim değildi. Müzisyenlik beni istemedi hatta ben onu söküp aldım." 

3. Kısım : SONUÇ
Bu kitabı aldım ve bana katkısı olduğunu anladığım şeyin çocukluk hayalinin peşinden git. Çocukluk olmasına da gerek yok aslında. Hayalinin peşinden git. Bir sürü çukurun olacak, bir sürü tümseğin olacak. Zaten onlar olmazsa benim başarımda bir sıkıntı mı var diye kendimize sormalıyız. Biz ıstırap çekelim ki işimizin kalitesi doğru orantılı olarak artsın. 
Hepinize teşekkür ediyorum. 😊

Yorumlar

Popüler Yayınlar