Lilja 4-Ever

1. Kısım: Düşünceler: Filmler genelde gerçekçi ya da hayali(büyülü) yapımlardan oluşur. Lilja 4-ever öyle bir filmdi ki ikisinden de doğru oranlarda kullanılmış ve izleme zevkini arttırmıştır. Lilja'nın yüzüne bakarsanız filmin gerçekçi yanını görürsünüz, Lilja'nın kanatlarına bakarsanız filmin büyülü kısmını görürsünüz.

2. Kısım: Film Bize Ne Diyor ?

Film Lilja'nın evden başlayan yıkımının nasıl dünyaya yayıldığını anlatıyor. Filmin başında annesi ile Amerika'ya gitme hayali kuran Lilja, kısa bir zaman sonra aslında annesinin onu götürmeyeceğini öğreniyor. Ne olduysa bu annesinde oluyor zaten. Bencilce ve vahşice verilmiş bir karar. Anne kurtuluşu Amerika'da görüyor hatta o kadar fazla görüyor ki, kızını gözünü kırpmadan arkasında bırakabiliyor. Lilja bu olaydan sonra evinden de oluyor.

Dram artık evin içinden çıkıyor ve dışarıdaki hayata yayılmaya başlıyor. Böylece sizin içinizde daha şimdiden bir vicdan duygusu oluşmaya başlıyor. Çöpten biraz hallice bir evde yaşayan lilja aradığı güveni, sevgiyi Volodya isimli kendinden yaşça küçük bir çocukta buluyor.

Volodya tüm vaktini basketbol potasına kola kutusu atmakla harcıyor. Volodya, Lilja gibi dışlanmış bir çocuk ve bu ikisinin arkadaşlığı bizi filmin o pis, acımasız saldırılardan  az da olsa koparıp ruhumuza rahat bir nefes aldırmasına yardımcı oluyor.

Filmde Lilja'nın Volodya'ya aldığı top, ikisinin beraber sanki dış dünyadan kaçıyormuşcasına çarşaflarla yaptıkları ev,  ve filmin sonunda Volodya ve Lilja'da bulunan bir çift kanat bunlar benim içimi delip deşen sahnelerdi.

  

Lilja'nın çaresizliği salak bir çocuğun onu yurtdışı hayaliyle kandırmasıyla o kadar genişliyor ki artık her şeyin bitmesini istiyorsunuz. Burdan sonra zaten merhamet, vicdan gibi kelimeleri nerdeyse hiç göremiyorsunuz. Sadece Eve kilitlenmiş beden ve ruh....

3. Kısım: Sonuç

Vicdani dayanıklılığımızın sınır noktasını arayan bu filmden etkilenmemek mümkün değildir. 

Bir çift kanada ihtiyacı olan kaç örselenmiş ruh vardır acaba..
Teşekkürler